Negatif düşünce pozitiften 7 kat daha güçlü!
Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl 7’ncisi düzenlenen Milletlerarası Olumlu Psikoloji Kongresi, 18-19 Nisan 2025 tarihlerinde Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Bu yılki teması “Nörobilim Temelli Müspet Psikoloji” olarak belirlenen Kongre; Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi, NP Etiler ve NP Feneryolu Tıp Merkezi, Türk Ruhsal İstişare Rehberlik Derneği ve Müspet Psikoloji Enstitüsü iş birliğiyle hayata geçirildi.
Dr. Fredrike Bannink’den “Bugün size düzgün gelen ne yaptınız?” sorusu…
Pozitif psikoloji alanında uzman pek çok ismi bir ortaya getiren kongrede, Hollandalı Klinik Psikolog Dr. Fredrike Bannink, katılımcılarla “Pozitif Bilişsel Davranışçı Terapi – BDT: Yeterli Oluşu Artırmanın Bir Sonraki Sınırı” başlıklı bir sunum gerçekleştirerek, birebir vakitte Olumlu Bilişsel Davranışçı Terapi – BDT kitabının tanıtımını yaptı. Dr. Bannink, pozitif psikoterapinin klâsik BDT yaklaşımlarına nasıl entegre edilebileceğini anlattı.
Sunumuna Albert Einstein’ın “Yeni bir fikre açılan bir zihin asla eski boyutuna geri dönmez” kelamıyla başlayan Dr. Bannink, katılımcıları interaktif bir idmana davet etti. İştirakçiler, yanlarındaki şahıslarla “Bugün size yeterli gelen ne yaptınız?” sorusunu karşılıklı üç defa sorarak kısa sohbetler gerçekleştirdi.
“Negatif fikir olumludan 7 kat daha güçlü”
Dr. Bannink, müspet psikolojinin yıllarca psikiyatride bir “lüks” olarak görüldüğüne dikkat çekerek, klasik terapilerin daha çok semptomların azaltılmasına odaklandığını, umut, bilgelik, yaratıcılık, cüret üzere olumlu niteliklerin gereğince ele alınmadığını vurguladı.
İnsanların doğal olarak aksiliklere daha fazla odaklandığını belirten Dr. Bannink, negatif etkinin müspet tesirden 7 kat daha güçlü olduğunu tabir etti. Dr. Bannink, bu dengenin sağlanabilmesi için terapistlerin yalnızca danışanlar için değil, toplumun geneli için de daha olumlu bir yaklaşımı desteklemesi gerektiğini vurguladı.
Pozitif psikoloji bireylerin ruhsal dayanıklılıklarını artırmayı hedefliyor
Dr. Fredrike Bannink, “Pozitif psikoterapi hem ferdi hem de toplumsal âlâ oluşun anahtarıdır. Müspet psikoloji ve tahlil odaklı kısa müddetli terapi yaklaşımları, bireylerin yaşadıkları zorluklar karşısında güçlü istikametlerini nasıl kullandıklarına odaklanarak ruhsal dayanıklılıklarını artırmayı hedefliyor.” dedi.
Çözüm odaklı terapi yaklaşımının, bireylerin yaşadıkları problemleri değil, bu meselelere karşı verdikleri başarılı yansıları temel aldığını kaydeden Dr. Fredrike Bannink, “Bu yaklaşım, bireyleri geçmiş travmalarla yüzleştirmek yerine, geleceğe dair olumlu bir bakış açısı kazandırmayı amaçlıyor. Sporda da sıkça kullanılan müspet imajinasyon (olumlu hayal gücü) tekniği, zihinsel olarak başarıyı tekrar tekrar hayal etmenin, gerçek hayattaki performansı olumlu etkilediğini ortaya koyuyor.” tabirinde bulundu.
“İnsanlar makine değildir”
“İnsanlar makine değildir” vurgusuyla tahlil odaklı terapilerin insan psikolojisine daha uygun olduğu tabir eden Dr. Bannink, “Çözüm odaklı terapilerle danışanlara yalnızca neyin makus gittiğini değil, birebir vakitte âlâ giden şeyleri de fark ettirerek, bu olumlu tecrübelerin çoğaltılması amaçlanıyor. Tahlil odaklı kısa müddetli terapi yaklaşımı, sıkıntılara değil, tahlillere odaklanarak bireylerin hayatlarında olumlu değişimler yaratmayı amaçlıyor. Bu yaklaşımda terapistler, ‘Varsayalım ki tüm tahliller elinizde olsaydı, neyi farklı yapardınız?’ üzere sorularla danışanların zihnini olumlu farklılıklar üretmeye yönlendiriyor. Bu üslup sorular beynin farklı kısımlarını aktive ederek bireylerin mevcut sıkışmışlık hissinden çıkmasını sağlıyor.” diye konuştu.
Çözüm odaklı psikolojide yaklaşım amaçları ön planda
Çözüm odaklı psikoterapide danışanlara “6 ay sonra daha yeterli bir hayatınız olsa, bu nasıl olurdu?” üzere sorular sorularak onların geleceğe dair umutlu ve yapan bir bakış açısına yönlendirildiğini tabir eden Dr. Bannink, “Bu yaklaşımla klâsik bilişsel davranışçı terapiler (BDT) ortasında da temel farklar bulunuyor. Klasik BDT’de ekseriyetle bir sorunun neden kaynaklandığına ve en berbat durumun nasıl iyileştirileceğine odaklanılırken, tahlil odaklı psikolojide yaklaşım maksatları ön plandadır. Yani birey, kaçınmak istediği değil, ulaşmak istediği gayeye odaklanarak ilerler.” halinde konuştu.
Pozitif BDT danışanı sürece faal olarak katıyor
Geleneksel Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) modelinin kâfi etkiyi göstermediğini belirten Dr. Bannink, çözüm odaklı ve geleceğe yönelen yeni yaklaşımların kıymetine dikkat çekti.
Pozitif BDT modelinin neden geliştirildiğine de değinen Dr. Bannink, geleneksel BDT’nin uygulayıcısı ve eğitmeni olduğunu lakin vakitle bu modeli kâfi bulmadığını, danışanların terapiyi bırakma oranlarının epeyce yüksek olduğunu vurguladı.
Pozitif BDT’nin, danışanı sürece faal katmaya dayandığını ve terapinin danışan için yapılan bir şey değil, danışanın kendisi tarafından yapılan bir süreç olması gerektiğini anlatan Dr. Bannink, bu yöntemin, terapistlerin tükenmişlik yaşamasını da azalttığını lisana getirdi.
Pozitif BDT, depresyon tedavisinde daha tesirli sonuçlar sağlıyor
Psikoterapi alanında son yıllarda giderek daha fazla ilgi gören Olumlu Bilişsel Davranışçı Terapinin (Pozitif BDT), depresyon tedavisinde klâsik metotlara kıyasla daha kalıcı ve manalı güzelleşmeler sağladığını da kaydeden Dr. Bannink, “Danışanların yalnızca problemlere değil, tıpkı vakitte olumlu taraflarına ve güçlü yanlarına da odaklanmasını hedefleyen Olumlu BDT, bireylerin hayata daha müspet bir bakış açısıyla yaklaşmasına yardımcı oluyor. Müspet BDT uygulamalarında danışanların birden fazla, birinci başta olumlu değişiklikleri fark etmekte zorlanıyor. Zira ekseriyetle sorunlara odaklanmaya alışkınlar. Fakat birkaç seans sonrasında olumlu gelişmeleri görmek ve kabul etmek kolaylaşıyor.” dedi.
Dr. Bannink kitaplarını imzaladı
Katılımlarından dolayı Dr. Bannink’e Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan plaket takdim etti.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
